Kategoriler
Madrid

İspanyolların Domates Ezmeli Ekmeği, kahvaltı zannetmesi ve İspanyol yemek kültürü

Türkiye’den sonra Türkiye’ye yemek kültürü en çok benzeyen ülke İspanya dediler, bize de Akdeniz ülkesi olduğu için mantıklı geldi. Ama gerçek göründüğü gibi değildi.

İspanya’nın kendine has bir yemek kültürü var ve maalesef ya çok seversiniz ya da alışamazsınız. Biz alışamayanlardanız. Mesela yukarıdaki domatesli ekmek ve kahve ile kahvaltı yapıyorlar. Oraya yerleşen bütün arkadaşlarım bu atıştırmayı çok sevdiler ama ben bir türlü alışamadım. Türkiye’deki kahvaltı kültüründen sonra ekmeğin üzerine domates sürüp yemek, açıkçası bana aşırı yavan geldi.

Bu durumu şikayet etmek yerine bir ara dedim ki; ben bu durumu fırsata çevireyim ve “desayuno turco” adıyla bir girişimle İspanyollara Türk kahvaltısını tanıtayım. Sonra bu fikrimi orada yerleşen başka bir Türk arkadaşıma anlattım. Bana söylediği, bir gün kendisi İspanyol arkadaşlarını sabah kahvaltısına çağırdığı ve sucuk dahil olmak üzere her türlü Türk kahvaltısı öğesini masaya koyduğunu, bunu gören İspanyollar arkadaşlarının ise “ne bu ya akşam yemeği mi yiyeceğiz” diyerek hevesini kırdığını söyledi. Evet, bazı şeyleri değiştirmek çok zor, bazı kültürel şeyleri değiştirmek ise imkansız. Bu sebepten daha başlamadan bir parlak fikrimi daha çöpe attım.

Alışamadığım bir diğer İspanyol yemeği ise tapas kavramı oldu. Ya ben yerinde yemedim ya da kalitesizine denk geldim, bilmiyorum. Her tapas yediğimde sanki dünden kalmış yemekleri süsleyip bana kakaladıklarını düşündüm. Özellikle bira ile taze patates kızartma bulmak bu kadar zor olmamalı. Patates kızartması istiyorsun, patates cipsi getiriyorlar. Gerçek patates diyorsun, sanki haşlanmış patatesin dışını kızartarak getiriyorlar. Belki de donmuş patates, kim bilir. Kısacası en basit şeylerdeki damak zevkimi bile bulamaz olmuştum. Ama kime sorsam, herkes inanılmaz beğendiğinden bahsederek, beni şaşırtmaya devam ettiler.

Bir diğer anlamadığım yemek ise gazpacho oldu. Arkadaş, bu kadar bayat bir yemek olabilir mi ya? O domatesler İspanyollardan “bize neden bu işkenceyi yaptın, bıraksan zaten ne güzel çürüdük” diye hesap sormalı. Bir keresinde hiç unutmam, Türkiye’den bir arkadaşımız geldi. Dedi ki, şurası çok iyi yapıyormuş. Biz de dedik bir şans daha verelim. İçinde ekstradan domuz ve krema ile geldi. O kadar yoğundu ki, bir sıvının boğazımdan akmadığını hissettim. Neyse ki para vereceğimiz için ziyan olmaması için sevmeye sevmeye yedim ve gazpacho defterini bu şekilde kapadık.

Bu yemeklerin bir diğer özelliği ise inanılmaz pahalı olmasıydı. Sıradan söyleyecek olursam domates ekmek + kahve = 12 Euro, patatas fritas = 8 Euro, gazpacho = 12 Euro gibi abuk rakamlar. Hatta bir gün hiç unutmam mekanda bir tane büyük Çanakkale domatesi tarzı bir domatesi 12 parçaya portakal gibi dilimleyip tabakta getirdiler. Önce karpuz zannettim. Yok ya bildiğin domatesmiş. Bir tane aldım hafif bir tiksinti ve şaşırmayla geri bıraktım. Günün sonunda o tek domatese 12 euro ödendi… Diyeceğim şudur ki elimde imkan olsa bütün İspanyolları alıp Türkiye’ye götürüp, damak tatlarına format atmak isterdim.

Madrid’de geçirdiğimiz 2 yıl içinde ise yemek yiyebildiğimiz lokantalar Vira Vira (Türk Lokantası), Mavera (Türk Lokantası), Honest Greens Şubeleri ve İtalyan Restaurantları oldu. Bazı Peru lokantalarını da beğendik, ama kabak çiçeği dolması gibi egzotik tatları da her gün yiyemiyorsun. İspanya’ya gideceklere tavsiyem, Türkiye’den sonra çok fazla beklentiyi yüksek tutmasınlar.

Not: Bu arada, bu durum 20yy başı İspanyol iç savaşı sebebi ile kıtlık çeken İspanyolların, elindeki imkanları en iyi şekilde değerlendirerek geliştirmesinden dolayı olmuş olabilir. Eğer böyleyse şimdiden özür dilerim. Kıtlık zor şey.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir