Küçüklüğümden bu yana her zaman köpekleri çok seven biri oldum. Bu yüzden hem kendi köpeklerimizi besledik, hem de başkalarının köpeklerini gördüğümüzde hâlâ onları seviyoruz. Ancak insanın çok sevdiği şeylere bile zamanla sinir olup absürt yollara girebildiğini öğrendik. Bizde benzer bir olay yaşandı.
Bir köpeğimiz vardı, adı Kuzu’ydu ve golden retriever cinsinden uysal bir köpekti. Kuzu, bize beş yıldan uzun süredir sadık bir arkadaşlık etmişti. Ne yazık ki, Mayıs 2021’de akciğer kanseri nedeniyle veteriner gözetiminde uyutma kararı aldık. Bir köpeği uyutmanın gerçekten zor bir şey olduğunu ve tam anlamıyla yıkıldığımı ifade edebilirim. Hala onun patilerinin yerdeki sesini, bir odaya girdiğimde kuyruğunu sallamasını ve kanepede yatarken hissettiğimiz tüylü vücudunun sıcaklığını ve kokusunu özlüyoruz. Şu anda bile, yolda gördüğümüz köpekleri durdurup seviyor ve her birinde Kuzu’dan hatıralar arıyoruz.
Yan komşularımız, genç bir İspanyol çiftti ve bir Pomeranian cinsinden köpekleri vardı. Aslında Kuzu ile arkadaşlardılar ve arada sırada birbirlerini görüp koklaşırlardı. Ancak bu köpeğin içimizi parçalayan bir durumu vardı. Sahipleri evden çıktıktan sonra, sürekli olarak yalnızlıkla ağlayarak uluyordu. Biz bu durumu komşularına söyledik, ancak onlar ne bizimle ilgilenmek istedi, ne de ciddiye aldı. Kaç kez köpeği bizde bırakabilirsiniz teklifinde bulunduk, ancak bize köpeği bırakmak yerine yolunu değiştirmeye başladılar. Bu nedenle artık üzülmekten başka bir şey yapamaz hale geldik.
O zamanlar kendi köpeğimizi henüz uyutmamıştık. Ancak zaman geçtikçe, bir gün karşılaştığımızda fark ettik ki, bu sosyal açıdan eksik olan çift bir tane daha küçük aynı cinsten köpek almıştı. Diğer köpek artık yalnız olmadığı için sürekli ağlayıp ulumuyordu. Bir süre sessizlik içinde geçti günlerimiz. Ancak zamanla o küçük köpek büyüdü ve diğer köpekle aynı boyuta ulaştı.
Kuzu da giteli 5 ay falan olmuştu. Kışa doğru bir gün sabaha doğru, sanki hilti ile duvarımıza giriyorlarmış gibi bir his içinde uyandım. Diğer köpek büyüdükçe sesi artmaya başlamıştı. Ağlayan köpek, her ağlamaya başladığında ona cevap yetiştiren bir makineli tüfek gibi tiz bir sesle havlamaya başlıyor ve kesinlikle susmuyordu. İlk başlarda bunu çok önemsemedik ama günler ve haftalar geçtikçe, komşumuzun küçük köpeklerinin sürekli havlamasını fark etmeye başladık ve gerçekten çok rahatsız ediciydi. Günün her saati, sürekli olarak havlıyor gibiydiler. Rüzgarda savrulan bir yaprak, yoldan geçen bir araba, hatta kaldırımda ayak seslerimin duyulması gibi her şeye havlıyorlardı. Bizde evden çalışan iki kişi olduğumuz için bu durum inanılmaz dikkatimizi dağıtıyordu.
Önceleri anlayışlı olmaya çalıştık. Küçük köpeklerin genellikle büyük olanlardan daha fazla havladığını biliyorduk ve kötü bir komşu olmak istemiyorduk. Ancak zaman geçtikçe, havlamaları giderek daha da arttı. ADHD olduğundan dolayı sesler beni inanılmaz rahatsız eder. Bu havlama krizleri yüzünden artık işime konsantre olamıyor, geceleri uyuyamıyor ve o havlayan köpeklerin sesini duyduğumda sinirleniyordum. Köpeklerin sesleri resmen beni Venom’a dönüştürmeye başlamıştı.
Yine Venom gibi seslerden acı çektiğim bir günün sonunda aklıma parlak ve şeytani bir fikir geldi. Köpeklerin rahatsız olacağı frekansta ses çıkaran bir cihaz almak. Bu cihazlara genel olarak köpek düdükleri deniyor.
Aklıma gelen bu şeytani fikir karşısında bir süre dayandım. Bazen duvarları yumrukladım, bazen köpeklere kendi evimden bağırdım, ama hiçbir şekilde sonuç alamadım. Sorumsuz ve asosyal sahipleri yüzünden köpeklerin bütün derdini ben çekiyordum. Gerçekten o gün köpek bakacak insanlara bir ehliyet verilmesi gerektiğini düşündüm.
Her gün o köpeklerin havlamasını dinlemek zorunda kalma düşüncesi beni deli ediyordu ve sonunda dayanamadım. İnternete girdim ve biraz araştırma yaptım ve Amazon’dan sadece köpekler havladığında aktifleşen ve her defasında frekansı değiştiren bir cihaz sipariş ettim. Yorumlara bakılırsa mükemmel bir çözüm gibi görünüyordu.
Heyecanla cihazı sipariş ettim ve gelmesini bekledim. Sonunda geldi. Cihazı pencereye yerleştirdim, komşumun dairesine nişan aldım ve cihazın işe yarayıp yaramayacağını görmek için beklemeye başladım.
İlk başta bir değişiklik olmadı. Havlamalar aynı şekilde devam etti. Ancak dakikalar geçtikçe havlamaların azalmaya başladığını fark ettim. Tamamen gitmemişti, ancak kesinlikle daha az sıklıkta ve daha az gürültülüydü. Heyecanlandım. Bu küçük cihazın gerçekten çalıştığına inanamıyordum. Sadece havlamalar biraz farklıydı. Herhalde cihaz köpekleri mutsuz ediyordu, ya da köpekler, başka köpeklerdi. Vicdan azabı çekmeye başladım.
Chrismast zamanıydı. O yıl evdeydik, Christmas tatili için yan komşular gitmişti. Gereksiz yere köpeklere işkence yapar diye cihazı kapalı tutuyorduk, ama bir havlama duyarsak dayanılmaz noktada açıyorduk. Saçma sapan bir noktadaydık. Cihazın gerçekten işe yarayıp yaramadığını bilmiyorduk. Birkaç gün geçtiğinde artık hiç havlama duymuyorduk ve cihaz kapalıydı. O an anladık ki, aslında yan komşular tatil için gittikten sonra çevredeki başka köpekleri rahatsız ettiğimizi fark ettik. Neyse… Ben tabi beklemeye başladım.
Christmas tatili bittiğinde, bizim iki küçük köpek geri döndü. Acaba cihaz işe yarayacak mıydı? Birkaç kez havladıklarında açıp kapattık, ama gerçekten işe yarıyıp yaramadığını anlamakta zorlandık. Bir hafta sonu yine seslerle uyanmıştım, ancak bu sefer köpek sesleri değil, taşınma sesleri idi. İki küçük köpeğin sahibi çift taşınıyordu. O an gerçekten rahatladığımı hatırlıyorum. Artık durmadan havlama krizine giren köpekler gitmişti ve apartman sakinliğe geri dönecekti.
Köpekler o hafta sonu gerçekten gitti. Artık rahatlamıştık. Her yer sessizdi artık. Bir iki gün böyle geçti. Ancak beklenmedik bir olay meydana geldi. Sonra içimizi bir hüzün kaplamaya başladı. İçimizde bir boşluk oluştu ve yalnız hissetmeye başladık. Havlama sorunu çözülmüştü, ancak hangi bedelle? Aslında sinirlendiğimiz ve tahammül edemediğimiz o iki köpek hayatımızın bir parçası olmuştu. Her ne kadar sinirlenip deli olsak da, aslında varlıkları bizi mutlu ediyormuş.
Öfkemiz ve hayal kırıklığımız nedeniyle belki de gereksiz bir çözüme başvurmuştuk. Cihazı kasiyere geri teslim ederken, kendimi pişmanlıkla dolu hissettim. Köpeklere olan sevgimi kaybettiğimi biliyorum, en azından bir süre için… Öfkem ve sinirim, mantıklı düşünmemi engelledi ve gerçekten önemli olanı neredeyse gözden kaçıracaktık.
Evime doğru yola çıkarken kendime bir söz verdim. Köpeklere olan sevgimi bir daha asla kaybetmeyecektim. Zorluklarla karşılaştığımda bile daha sabırlı ve anlayışlı olabilmek için elimden geleni yapacağım. Ve en önemlisi, hayatıma sevinç ve mutluluk getiren sevgili dostum Kuzu’nun anısına saygı göstermek için elimden geleni yapacağım. Daha iyi bir insan, daha iyi bir köpeksever ve daha iyi bir komşu olabilmek için çabalayacaktım.